MERYEM



Bir zaman melekler şöyle demişlerdi: 
Ey Meryem! 
Allah, seni seçti
Seni tertemiz yarattı
Ve seni bütün alemlerin kadınlarına tercih etti. 
Rabbinin huzurunda saygıyla, huşû ile dur. 
Secdeye kapan 
[O'nun huzurunda] eğilenlerle beraber sen de eğil! 




Dilbilimcilere göre, Meryem kelimesinin üç önemli anlamı vardır. 

Birincisi: İbranî veya Süryanî diline göre olup, İbadet eden kimse , Rabbin hizmetçisi anlamındadır. [krş. ez-Zemahşerî, I/356, el-Kurtubî, IV/68; el-Beydâvî, I/487; en-Nesefî, I/487; el-Hâzin, I/487] 
Buna göre Meryem ismi, annesinin daha önce erkek çocuğu olduğu takdirde, onu Ma'bede tahsis ederek Allah'ın ibadetine adayacağına dair va'dettiği sözünün bir sonucudur. 

Hani bir vakit İmran'ın hanımı şöyle demişti: 
Rabbim! 
Karnımda taşıdığım çocuğumu azatlı [her türlü bağdan âzade, dünya işlerinden muaf] bir kul olarak sırf Sana adadım 
Adağımı lütfen kabul buyur 
Şüphesiz, yalnız Sen her şeyi hakkıyla işiten ve hakkıyla bilensin! [tüm çağırışları, niyetleri duyan, bilen] 
[Al-i İmran/35] 

âyetinin işaret ettiği gibi oğlan niyetiyle dua edip adak adayan Meryem'in annesi,  arzusunun aksine bir kız dünyaya getirince; yine de Allah'a verdiği sözünde durduğunu göstermek, kendisinin arzu ettiği şekilde ibadetine düşkün bir kimse olmasına işaret etmek üzere "Rabbine itaat ve ibadet eden" anlamına gelen Meryem ismini koymak istemiştir. 

Zemahşerî de, annesi tarafından Meryem’e bu ismin verilişinin,  ismi ile müsemmasının (kişiliği) denk olması, çocuğunun, kendisinin düşündüğü gibi dindar ve Allah'a yakın olması arzusundan kaynaklandığını ifade etmektedir.

İkincisi: Bazı âlimlere göre, Meryem isminin aslı "Mariye" olup, "cariye" anlamındadır. [bkz. el-Alûsî, III/142] 
"Cariye" demek, bayan hizmetçi demektir. Bu ise burada Allah’a ve onun dinine bağlı dindar ve ibadetçi kimse demek olduğuna göre bu mânâ da birincisinde dâhildir. 

Bir zaman melekler şöyle demişlerdi: 
Ey Meryem! 
Allah, seni seçti 
Seni tertemiz yarattı 
Ve seni bütün alemlerin kadınlarına [a'la' nîsâ-îl a'lemîn] tercih etti. 
Rabbinin huzurunda saygıyla, huşû ile dur [yâ Meryem uqnûtî li Rabbiki] 
Secdeye kapan [vescûdî] 
[O'nun huzurunda] eğilenlerle beraber sen de eğil [ve-r kî' ma-er râkî'yn] 

şeklindeki ayette, özellikle isminden hemen sonra ibadet etmesini emreden [yâ Meryem uqnûtî li Rabbiki]  cümlesinde Meryem isminin söz konusu anlamına bir imâ, bir işaret sezilmektedir. 

Meryem Suresinin 30. ayetinde geçen ve Hz.İsa'nın söylediği "Ben Allah'ın kuluyum" şeklindeki ifadesinde de ibadet kavramına dikkat çekilmiş ve -sanki- Allah'ın cariyesi olan Meryem'den doğan çocuğun da annesi gibi Allah'ın kulu-kölesi olduğu gerçeği vurgulanmıştır. Evet, Hz.Meryem gibi isim ve müsemmasıyla Allah'a kul ve cariye olanlar, Hz.İsa gibi Rabbine karşı samimi kul ve köle doğururlar. 

Üçüncüsü: Bir kısım dil uzmanlarına göre, Meryem kelimesi, arapçada "rym" kökünden türemiştir. Buna göre bu ismin iki önemli anlamı vardır: 

1. Bir yerden diğer bir yere intikali; bir yerden uzaklaşmayı ifade eder. 
2. Üstünlük, yüksek dereceyi ifade eder. [bkz. el-Cevherî; İbn Manzûr, (RYM) maddesi] 

Kitapta Meryem'i de an! 
Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafından bir yere çekilmişti. 

şeklindeki Meryem Sûresinin 16. âyeti birinci mânâya; Al-i İmrân Suresinin 

Bir zamanlar melekler şöyle demişlerdi: 
Ey Meryem! 
Allah, seni seçti 
Seni tertemiz yarattı 
Ve seni bütün dünya kadınlarına [a'la' nîsâ-îl a'lemîn] tercih etti. 

şeklindeki 42. ayeti ise ikinci mânâya işaret etmektedir. 

İnce İncelikler 

a- "Meryem" kelimesinin [harflerinin sayısal değerlerinin toplamı] ebced değeri 290 olup 10x29'dur. 

b- Meryem'i, himayesine almak için kur'aya başvuranların sayısı da 29'dur. 

c- Kur'an-ı Kerimde, başında şifre [huruf-u mukatta'/kesikli harfler] bulunan Sûrelerin sayısı 29'dur. Bu 29 Surenin hepsinden önce inmiş olmasına rağmen Kalem Suresi 29. sıraya yerleştirilmiştir. Buna göre Kalem Sûresi iniş sırası itibariyle sondan 29.; tertip sırasına göre ise baştan 29. sıradadır.
Geriye kalan Surelerin sayısı ise 85 olup 5x17'dir. 

d- Kalemle Kur'a'ya katılan 29 adamdan biri olan "Zekeriya" isminin ebced değeri, 238 olup 14x17'dir. 

e- Bu kalemle çekilen Kur'a'dan söz eden âyete kadar Kur'an'da tam 336 âyet zikredilmiştir. Bu sayı 17+ (11x) 29'dur. 

Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir.
Yoksa içlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin.
Ve onlar bu yüzden birbirleriyle çekişirken de yanlarında yoktun.
[Al-i İmrân/44] 

âyeti gaybî bir haber olarak da bu işin önemini ifade etmektedir.
NİYAZİ BEKİ

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Meryemi çok severim o ve tüm peygaberleri severim

Yorum Gönder

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind