AHMED SERVET BEYBABA


Servet Beybaba, Kırklareli’nde yetişmiş kuvvetli Bektâşî şair ve büyüklerindendir. Adı Ahmed Tevfik idi. Mason Bektâşîlerin önde gelenlerinden Tevfik Beybaba'nın damadı olduktan sonra Servet mahlası almıştır. Şairin ‘Müntakim’ adlı tiyatrosuyla, ‘Racî’ adlı romanı o dönemde baskıya hazırlanmışsa da şairin ölümüyle basılmadan kalmışlardır.

Nar-ı mâtemle yakıp cân ve ciğer dağlayalım
Anıp ol vakıayı haşre kadar ağlayalım



DAĞ VURUB SÎNESİNE RİKKAT İLE AĞLAR İDİ


Şerh edib hâlini mazlum Hüseyn-i pâkın[...]

Bektâşî şair ve büyüklerinden Ahmed Servet Beybaba'nın, bir hayli şiir ve nefesleri olmasına karşın bugün çok azı eldedir. Bu önemli Bektaşi büyüğünün, Kerbelâ vakasını anlatan manzum, NEVHA-İ DİL adlı maktelnâmesini değerli araştırmacı-yazar MÜFİD YÜKSEL Latin harflerine çevirdi. 


Senden özge acaba mahremimiz kimler olub 
Kim olur hâtır-ı virâne teselli-bahşâ 

Şerh edib hâlini mazlum Hüseyn-i pâkın 
Kerbelâ vak’asın icmâl ile kıldım inşâ 

Nâr-ı mâtemle yakıb cân u ciger dağlayalım 
Anıb ol vâkı’ayı Haşre kadar ağlayalım




[DİVANPOST'un değerli yazarı MÜFİD YÜKSEL'in, Ahmed Servet Beybaba'nın hayatı, kişiliği, eserleri ve sosyal tarih açısından anlamı ile ilgili çok önemli ve kıymetli makalesi için bkz. DİVANPOST, TARİH kategorisi-editör]

AHMED-İ CİZRÎ


Dedim: Ah! sensin gözün gördüğü, kulağın işittiği. 
Dedi: Biliriz, ruhun biziz, yalnızca bir kafessin sen [...] 

Cizreli Kürd bilge, alim, mutasavvıf ve şairdir. Adı Ahmed lakabı Melaye El-Cezerî’dir. 

Yaşadığı asır konusunda tarihçiler ihtilaf sergilese de divanındaki şiirlerinden 16–17. yüzyılda yaşadığı anlaşılmaktadır. Hicri 500’lü yıllarda yaşadığına ilişkin son dönem araştırmacılarına ilişkin kayıtlar doğrulanamamaktadır. Divânın sonunda Cizre emirlerinden olduğu ifade edilen Emir İmâduddin ile mükâleme ve müsâceleleri yer almaktadır. Ancak Şerefnâme’de Cizre emirleri arasında İmâduddin adına rastlanmamaktadır.

AHMED-İ HÂNÎ


Yoksa sen divâne oldun, nice hâlim ey dila 
Ya ji nuh îşweyek da min habîba çâv-ğazal [...] 

Şeyh Ahmed bin İlyas el-Hânî.[1650–1707] Hakkârili tanınmış Kürt şair, bilgin, edebiyatçı ve mutasavvıf. Hayatı hakkında çok şeyler yazılmış olmasına karşın, çelişkili bilgiler verilmektedir. Bazı kaynaklarda 16.yüzyıl ile 17.yüzyıl başlarında yaşadığı söylense de yazdığı kitaplarda, belirttiğimiz tarihlerde yaşadığı kesin olarak anlaşılmaktadır. Nitekim Ahmed-i Hânî’nin kendisi Mem o Zin adlı manzum eserinin son bölümünde Hicri 1061 tarihinde dünyaya geldiğini kat’i bir şekilde ifade etmektedir. Aynı yerde, Mem o Zin kitabını ise 44 yaşında tamamladığını belirtmektedir.

Lewra ko dema ji ğaybi fek bu
Tarih-i Hezâr o şist o yek bu

İsâle gihéşte çil o çaran
Wi pişirewi günah-kâran

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind