İSA MESİH


Derken bebek: 
Ben Allah'ın kuluyum, dedi. 
O bana kitap verdi. 
Beni peygamber olarak görevlendirdi. 
Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı. 
Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı [arınmak için vermeyi] farz kıldı. 
Beni anneme saygılı kıldı. 
Ve beni bedbaht bir zorba yapmadı.
Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!

İsa Mesihi Allah özel bir yaratılışla yaratmıştır. Allah, O'nu da Âdem gibi babası olmadan dünyaya getirmiştir. Kuran'da şöyle haber verilir:

Allah nezdinde İsa'nın misali Adem'in misali gibidir ki
Onu topraktan yarattı
Ve sonra ona 'ol!', dedi
O da [böylece] oluveriyor. [Al-i İmran/59] 

Efendimiz İsa Mesih, Kuran'da annesinin adıyla, yani Meryemoğlu İsa olarak geçer. Hz.Meryem Allah'ın tüm kadınlara örnek kıldığı çok değerli bir hanım efendidir. Son derece iffetli ve Allah'a çok bağlı bir mümindir. Allah ona, çocuğunun peygamber olacağını müjdelemiştir.

İsa Peygambere, yaşadığı dönemde inanıp yardımcı olan çok az insan olmuştur. İsa Peygamberin düşmanları onu öldürmek için tuzak kurmuşlar ve onu ele geçirip astıklarını zannetmişlerdir. Ama Allah bize Kuran'da olayın böyle gerçekleşmediğini ve Hz.İsa'yı öldüremediklerini bildirmektedir:

Ve 'Biz, Allah'ın Resulü Meryemoğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük' demeleri nedeniyle de [onlara böyle bir ceza verdik.]
Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar.
Ama onlara [onun] benzeri gösterildi. [öyle olmuş gibi göründü]
Ve onun hakkında anlaşmazlığa düşenler gerçekten şaşkındılar, kesinlikle kuşku içindedirler.
Sadece bir zanna (varsayıma) uyuyorlar, başka hiçbir bilgileri yok!
Onu kesin olarak öldürmediler. [Onu öldürdüklerini kesin biçimde bilemediler.] [Nisa/157]

O'nun şöhreti, nezih ve hikmetli yaşamı, hayatıyla alakalı fazla izaha ihtiyaç bırakmamaktadır.

isa kelimesinin anlamı

İsa kelimesinin değişik anlamları sözkonusudur.

a- Bu isim,  Süryanî veya İbranice bir kelime olan 'iysu dan türetilmiştir. [bkz. el-Cevherî, es-Sihah; İbn Manzur, el-Lisan, (AYS) maddesi.] Bu kelime iyşû' ve yeşû' olarak da okunmuştur. [bkz. ez-Zemahşerî, I/357;  eş-Şevkânî, I/310.] Bazı âlimlere göre, İsa'nın Süryanî ya da İbranîcedeki karşılığı olan İyşû'/Yeşû' kelimesinin anlamı mübarek demektir.
Meryem Suresinin 31. ayetinde yer alan "Nerede olursam olayım, O (Allah) beni mübarek kıldı" cümlesi bu anlama işaret etmektedir.

b- Bununla beraber, Kur'an'da bu kelimenin arapça İsa olarak kullanılmasının hikmetli bir anlamı olsa gerektir. Dilbilimcilere göre, bu kelimenin kök harfleri olan AYeSe nin sözlük anlamı ersuyu (sperma) demektir. [bkz. İbn Manzur, a.g.y.] Bu ise çağrıştırma mekanizmasının en kestirme yollarından biri olan tezat sanatı içerisinde Hz.İsa'nın (a.s) yaratılışındaki olağanüstü konumuna işaret etmektedir. Gerçekten Hz.İsa (a.s) insanlık camiasında, Âdemden sonra, ersuyu dışında (dışarıdan bir sperma olmaksızın), babasız olarak dünyaya gelen tek insandır.
Al-i İmran Suresinin 59. ayetinde yer alan; 

Allah nezdinde İsa'nın misali Adem'in misali gibidir ki
Onu topraktan yarattı
Ve sonra ona 'ol!', dedi
O da [böylece] oluveriyor.

ifadesi ile Nisa Suresinin 171. ayetinde geçen; 

Ey ehl-i kitap!
Dininizin [esası olan hakikatın] sınırlarını aşmayın
Ve Allah hakkında, yalnız hakikati söyleyin! [gerçekten başkasını söylemeyin.]
Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın resûlü,
O'nun, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi[nin eseri] [Meryem'e ulaştırdığı vaadi-(nin tahakkuku) M.Esed],
Ondan bir ruhtur.

ifadesi,  O'nun babasız dünyaya geldiğine işaret eden İsa kelimesinin bu anlamını desteklemektedir.

c- Bazı bilginlere göre bu kelime siyaset ve riyaset anlamına gelir. [bkz. İbn Manzûr, a.g.y.; el-Kurtubî, IV/90; eş-Şevkâni, I/310]
Bu gün dünyada Hz.İsa Mesih'i (a.s) dinî bir önder ve reis olarak kabul eden insanların sayısı din mensupları arasında en fazladır. Kaldı ki müslümanlar da O'na aynı hürmeti, saygıyı gösterip, hak ve u'lul azm bir peygamber olarak ona bağlılıklarını ifade etmekte, maneviyatından ve mesajlarından ve hikmetinden istifade etmektedirler.

Gün geldi, melekler ona:
Meryem! Allah, Sana, Kendisi tarafından bir kelime [bi kelimetin minhû] vereceğini  müjdeliyor.
İsmi Mesih, Meryemoğlu Îsâ'dır.
Dünyada da ahirette de itibarlı, şerefli [vecîhan fîd dünya ve'l ahîra]
Ve Allah'ın kendisine yakın kıldırdıklarındandır. [ve mine'l muqarrabîn] [O'nun en yakınlarından olacak!] 
[Al-i İmran/45]

ayeti ile aynı Surenin;

O zaman Allah: “İsa!” demişti [ya î'sa!],
Seni ölüme yollayacağım [innî müteveffîke],
Ve katıma yücelteceğim [ve ra'fiûke ileyye],
Ve Seni hakikati inkara şartlanmış olanlar[ın arasın]dan çekip arındıracağım [ve mutahhiruke minellezîne keferû],
Sana tâbi olanları, kıyamete kadar kâfirlerden [hakikati inkara şartlanmış olanlardan] [kat kat] üstün kılacağım.

şeklindeki 55. ayeti, bir cihetle O'nun Riyasetini tescil etmektedir.

Gerek Hz.İsa Mesih isminin bu anlamından ve gerekse isminin bu anlamına işaret eden sözkonusu ayetlerden, Hristiyan dünyanın siyasî arenasında Hz.İsa faktörünün ne kadar önemli olduğuna dair işaretler sezinlemek de mümkündür.

d- Matta İncil'inde [Bab/21] yer alan:

Meryem'in nişanlısı Yusuf'a rüyada melekler görünüp dediler:
O'nun adını İsa koyacaksın; çünkü kavmini günâhlardan kurtaracak olan O'dur.

şeklindeki cümleler, bu ismin günâhlardan temizleyen ve kurtaran anlamında olduğuna işaret etmektedir.

Al-i İmran Suresinin 42–43. ayetlerinde yer alan;

Bir zamanlar melekler şöyle demişlerdi:
Ey Meryem!
Allah, seni seçti
Seni tertemiz yarattı
Ve seni bütün dünya kadınlarına [a'la' nîsâ-îl a'lemîn] tercih etti.
Rabbinin huzurunda saygıyla, huşû ile dur [yâ Meryem uqnûtî li Rabbiki]
Secdeye kapan [vescûdî]
[O'nun huzurunda] eğilenlerle beraber sen de eğil [ve-r kî' ma-er râkî'yn]

şeklindeki ifadeler, Meryem’in her yönden tertemiz bir kadın olarak yaratıldığına; aynı Surenin 55. ayetinde ise efendimiz İsa Mesih'e hitaben ' Seni inkâr edenlerden arındıracağım [mutahhiruke] ' ifadesi ise Hz.İsa’nın şu tertemiz olan vasfına ve isminin bu anlamına işaret etmektedir. Her türlü kusurdan uzak olan Allah, İsa Mesih'i kendi kudretinin yazdığı mücessem bir kelime şeklinde dünyaya gönderdiği için, doğrudan Kadîr ve Kuddûs isminin bir yansıması olarak, Ruhu'l-kudus tarafından kudsî bir anneye üflenmiş ve hem pâk hem pâklayıcı bir özelliğe kavuşturulmuştur.

MESİH Kelimesinin Anlamı

Hz. İsa'nın bir ismi de Mesih'tir.

Gün geldi, melekler ona:
Meryem! Allah, Sana, Kendisi tarafından bir kelime [bi kelimetin minhû] vereceğini  müjdeliyor.
İsmi Mesih, Meryemoğlu Îsâ'dır.
Dünyada da ahirette de itibarlı, şerefli [vecîhan fîd dünya ve'l ahîra]
Ve Allah'ın kendisine yakın kıldırdıklarındandır. [ve mine'l muqarrabîn]
[O'nun en yakınlarından olacak!] 

ayetinde [Al-i İmran/45] olduğu gibi, Kur'an'ın daha değişik yerlerinde Hz.İsa'nın bir lakabının Mesih olduğu ifade edilmiştir. Bunun da birkaç anlamı vardır:

a) Hz.İsa'nın bir lakabı olan Mesih kelimesi , "msh" kökünden gelir. İbn Abbas'a göre Hz.İsa Mesih, değişik hastalara el sürüp onları Allah'ın izniyle sağlıklarına kavuşturduğu için bu lakabı almıştır.  Al-i İmran Suresinin 49. ayetinde yer alan 'Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim' ifadesi, İbn Abbas'ın bu tespitini desteklemektedir.

b) Bazı dilbilimcilere göre, bu kelime İbrânicede Meşîha sözcüğünden gelmekte olup, güzel bir yaratılışı ve mübarek bir sima ve bir kişiliği ifade etmektedir.  Hz.İsa'nın, Meryem Sûresinin 30-33. ayetlerinde yer alan;

Derken bebek:
Ben Allah'ın kuluyum, dedi.
O bana kitap verdi
Beni peygamber olarak görevlendirdi
Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı
Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı [arınmak için vermeyi] farz kıldı
Beni anneme saygılı kıldı
Ve beni bedbaht bir zorba yapmadı.
Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!

şeklindeki ifadeleri,  sözkonusu mânâyı çağrıştırmaktadır.

c) Bazı alimler, Mesih kelimesinin,  tertemiz anlamında olup Hz.İsa Mesih'in günâhlardan arındırılmış bir insan olduğunu ifade ettiğini söylemişlerdir. [bkz. et-Taberî, IV/35.] Meryem Suresinin 19. ayetinde yer alan;

Ruh [Meryem'e hitaben]:
Ben, dedi,
Rabbinden sana gelen bir elçiyim.
Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim.

şeklindeki ifadesi, bu mânâya işaret etmektedir.

d) Bu kelimenin 'müsamaha' kökünden olup hoşgörü ve toleransı ifade ettiğini söyleyenler de vardır. Hz.İsa Mesih’in daha önce Tevrat’ta yer alan bir kısım ağır hükümleri hafiflettiği, yasak olan bazı şeyleri helâl kıldığı   göz önüne alınırsa bu kelimenin bu mânâsı,  daha bir anlam kazanacaktır. [bkz. Zemahşerî, I/365.]

Nitekim Bediüzzaman Said Nursi, Deccal ile Hz.İsa'nın müşterek olarak Mesih lakabı ile adlandırılmalarına dikkat çekmiş ve şu görüşlere yer vermiştir:

Rivayetlerde Hz.İsa'ya "Mesih" ismi verildiği gibi her iki deccale de "Mesih" ismi verilmiştir. -En iyisini Allah bilir- bunun hikmeti şudur: Hz.İsa, Allah'ın emri ile Tevrat'taki bir kısım ağır mükellefiyetleri kaldırıp,  şarap gibi bazı şeyleri helal kıldığı gibi, Büyük Deccal de şeytanın telkiniyle Hz.İsa'nın (a.s) dininde yer alan hükümleri ortadan kaldırarak Hristiyanların içtimâî hayatlarını düzenleyen mânevî bağlantıları koparıp bozarak anarşiliğe ve "Ye'cüc ve Me'cüc"e [Gog & Magog] zemin hazırlar. İslâm Deccalı olan Süfyan ise Hz.Muhammed'in getirdiği ebedî bir kısım İslâmî hükümleri, nefis ve şeytanın desiseleriyle kaldırmağa çalışarak, insanlık camiasının içtimaî hayatına ait maddî ve manevî bağlarını koparmak suretiyle, serkeş, sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak müthiş bir anarşiliğe yol açacaktır. Sosyal hayatın temel dinamikleri olan karşılıklı saygı ve sevgi bağlarını ortadan kaldırıp, yerine zorba bir serbestiyet, ayn-ı istibdat bir hürriyet vermekle öyle bir anarşiliğe meydan açar ki huzur ve güveni sağlamak çok zorlaşacaktır. [bkz. Nursi, Şualar, 593]
NİYAZİ BEKİ

0 yorum:

Yorum Gönder

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind