KÜRT BEDİRHAN PAŞA’NIN GİRİT’TEN GÖNDERDİĞİ BİR ARİZA


Atûfetlu Efendim Hazretleri, 

[...] çünki, sâye-i şâhânede Kürdistan’da kazandığım cüz’î ve küllî her ne ise tükenmiştir.
Bu kere maâş-ı çâkerânem mâh be mâh sarf olunmadığı hâlde aşırı zahmetkeş olacağım bedîdâr ve zahmet olmaklığım merhamet ve şefkat-i mun’imânelerine muğâyir olduğu asla şübhem olmayıb ve husûs-i mezkûrdan başka bu sene-i mübârekede ba’zı husûsâtdan meşakkatkeş olduğum dahi hâk-i pâ-yı ‘âlî-yi mun’imânelerine arz ve inhâ kılınmıştır.


Atûfetlu Efendim Hazretleri,

Muhât-ı ‘ilm-i ‘âlî-yi mun’imâneleri buyurulduğu vechile akdemce maâş-ı bendegânemin mâh be mâh tesviyesini âmir iki kıt’a emirnâme-i sâmi-yi hazret-i vekâletpenâhî vâsıl-ı dest-i ta’zîm buyuruldukda Girit vâlisi devletlu paşa hazretlerine hitâben olan emirnâme-i Sâmîleri müşîr-i müşârunileyh hazretlerine lede’t-takdîm mucebince müşârunileyh hazretleri dahi Bedirhân Paşa’nın maâşını mâh be mâh tesviyesini, fakat ba’zı husûsât-ı lâzime vâki’ olur ise maâşı tevkîf olunsun deyu Kandiye Kâimakâmı saâdetlu paşa hazretleri bendelerine bir kıt’a emirnâme-i müşîrâneleri ısdâr buyurmuşlar ise de çâkerleri kâimakâm-ı mumaileyhden maâş istediğimde husûsât-ı lâzime vukûunda maâş-ı bendegâne tevkîf ve te’hîr olunsun deyu emr-i müşîrî var cevâb buyururlar.

Hâlbuki husûsât-ı lâzime dahi müteselsilen tükenmeyib şöyle ki, kâh müşîr-i müşârunileyh hazretleri bi’l-îcâb para taleb, kâh husûsât-ı sâireye sarf olunub ve öyle olduğu hâlde maâş-ı çâkerânem mâh be mâh kılınmayıb pesmânde-i te’hîr ve ta’vîk olduğu sûretde ve kesret-i nüfûs sâhibi olduğum tafsîle hâcet kalmayıb ve maâş-ı mezkûrdan başka bir irâdım olmadığı derkâr, çünki, sâye-i şâhânede Kürdistan’da kazandığım cüz’î ve küllî her ne ise tükenmiştir.

Bu kere maâş-ı çâkerânem mâh be mâh sarf olunmadığı hâlde aşırı zahmetkeş olacağım bedîdâr ve zahmet olmaklığım merhamet ve şefkat-i mun’imânelerine muğâyir olduğu asla şübhem olmayıb ve husûs-i mezkûrdan başka bu sene-i mübârekede ba’zı husûsâtdan meşakkatkeş olduğum dahi hâk-i pâ-yı ‘âlî-yi mun’imânelerine arz ve inhâ kılınmıştır. Mâlûm-i ‘ilm-i ‘âlîleri buyuruldu.

Bahr-i eltâf-ı bîpâyânları temevvücüyle mültemisân-ı çâkerânemin kâffesine çâresâz yahud çâkerleri bizzât hâk-i pâ-yı ‘âlîlerine gelib çâkerlerini buradan başka mahalle nakl buyurmaları bâbında ve kâtıba-i hâlde emr u fermân hazret-i men lehu’l-emrindir.

Fi Za 1277
Mühür: Bedirhân

Latin Harflerine aktaran: MÜFİD YÜKSEL

0 yorum:

Yorum Gönder

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind