KÜRTÇE MEVLİD


Kürtçe Mevlid-i Şerîf yazarı Molla-i Bâtevî hakkında kaynaklarda çelişkili ve doğrulanamayan bilgiler bulunmaktadır. Kürtçe (Kurmancî) Mevlid-i Şerîf’in ilk baskılarında adı Hasan El-Ertûşî şeklinde yer almıştır ki yaptığımız araştırmalar bunu doğrulamamaktadır. Bazı kaynaklarsa adını Ahmed olarak kaydetmiştir. Bu kayıtlara karşı yaptığımız araştırma sonucunda asıl adı Molla Hüseyin El-Batevî’dir. Molla Ahmed onun dedesidir. 

Cümle zerrât-ı cihân dâ ev nidâ
Kérne gâzî pékve gotin merhabâ 

Ger dévitin hûn ji nâré bin necât
Bi’aşk o şevqek hûn bibéjin Es-Selât

Kürtçe Mevlid-i Şerîf yazarı Molla-i Bâtevî hakkında kaynaklarda çelişkili ve doğrulanamayan bilgiler bulunmaktadır. Kürtçe (Kurmancî) Mevlid-i Şerîf’in ilk baskılarında adı Hasan El-Ertûşî şeklinde yer almıştır ki yaptığımız araştırmalar bunu doğrulamamaktadır. Bazı kaynaklarsa adını Ahmed olarak kaydetmiştir. Bu kayıtlara karşı yaptığım araştırma sonucunda asıl adı Molla Hüseyin El-Batevî’dir. Molla Ahmed onun dedesidir. Babasının adı Molla Mustafa’dır. Molla Ahmed, soyundan gelenlerin ifadesine göre, ailesi aslen Irak Kürtlerinin Mizurî aşiretinden olup Beytüşşebab’ın Pirusan/Piruşan köyündendir. Onun ve oğlu Molla Mustafanın kabirleri Pirusan/Piruşan köyündedir. Sonra, torunu ve Mevlid yazarı Molla Hüseyin, Bâte köyü sakinlerinin talebiyle kardeşleri, Osman, Ahmed ve Mehmed’le birlikte bu köye göçmüş ve burada imamlık yapmıştır. Aile bundan sonra Batevî olarak anılmıştır. Molla Ahmed’in 18. yüzyıl başlarında hayatta olduğu tahmin edilmektedir. Mevlid-i Şerîf’in yazarı ise bunun torunu olan Molla Hüseyin’dir. Molla Hüseyin’in doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Mevlid metninde kendisi hakkında hiçbir bilgi vermemiş. Sadece son iki beytinde Mevlid’i yazan Bâteli bu fakire duâ ve Fatiha okunmasını istemiştir.

هم ژبو هر چار امام جادهء
هم ژبونا كاتبی ڤی نسخهء
بو جمیع مسلمین و صالحه
بو فقیر باتهء الفاتحه
Hem ji bo her çâr imâm-ı caddeé
Hem ji bona kâtib-i vî nüshaé
Bû cemi’-i müslimîn o sâliha
Bû fakîr-i Bâteî El-Fatiha

Tercüme: “Hem bu yolun (Ehl-i Sünnet’in) her dört imamı için; hem bu nüshanın (Mevlid) yazarı için; tüm Müslüman ve Salihlere ve Bâteli bu fakîre Fatiha

Mevlid yazarı Molla Hüseyin’in ve kardeşlerinin mezarları halen Bâte (Güney yaka) köyünde bulunmaktadır. Bu köy 1991 tarihinde Beytüşşebap ilçesiyle birlikte Şırnak iline bağlanmıştır. Bugün aynı köyde yaşayan torunlarından Molla Salih (Salih Kaval) ile Mevlid-i Şerîf yazarı arasında yedi kuşak bulunduğu tesbit edilmiştir:

Molla Ahmed
Molla Mustafa
Molla Hüseyin (Mevlid Yazarı)
Molla Tahir
Hüseyin
Ali
Molla Salih
Ali
Molla Salih (Halen hayatta ve Bâte-Güney yaka- köyünde yaşıyor. Köyün imamı)

M. Emin Zeki Beğ, “Meşâhiru’l-Kurd Ve Kurdistan” adlı eserinde isminin Ahmed olduğunu, H. 820–900 tarihleri arasında yaşadığını belirtmekteyse de ( M. Emin Zeki Beğ, 2006:446) yukarıda, Mevlid sahibinin bizzat torunlarından aldığımız bilgilerle tümüyle çelişmektedir. Bu anlamda Tahsin İbrahim Doskî ile Muhsin İbrahim Doskî’nin Mevlid’in 1996 yılındaki neşrinin önsözündeki bilgilerde de ciddi hatalar söz konusudur. Burada da Molla Hüseyin El-Bâtevî’nin doğum-vefat tarihleri olarak M. Emin Zeki Beğ’in verdiği aynı tarihler verilmiştir. (Tahsin İ. Doskî-Muhsin İ. Doskî, 1996:11)

Mevlid ilkin, Bediüzzaman Said-i Nursî’nin yakın arkadaşlarından Ahmed Râmiz tarafından 1324 tarihinde Kahire’de basılmış. Daha sonra 1327’de tekrar Şeyh Muhammed Şefik El-Arvâsî tarafından İstanbul’da Ahmed Kâmil matbaasında bastırılmıştır. Mevlid’in bunun dışında çeşitli baskıları yapılmış, 1996 yılında Irak-Dohuk’ta, Tahsin İbrahim Doskî ile Muhsin İbrahim Doskî tarafından bazı yazma nüshalarına dayanılarak tahkikli bir şekilde basılmıştır. Son önemli baskısı ise müellifin hayatı ile ilgili geniş bir araştırma ve girişle birlikte İstanbul’da Molla Abdüssamed ve Molla Abdüsselâm tarafından gerçekleştirilmiş. Bu neşir Kürtçe Mevlid’in şu ana kadar yapılmış en ilmi neşridir. Yine bu kürdçe Mevlid-i Şerîf’in Zeynelabidîn el-Amidî tarafından Arapça bir şerhi yapılmış olup, bu şerh Diyarbakır’da basılmıştır.

Kürdçe Mevlid tertip ve kısmen mana olarak Süleyman Çelebî’nin (Vefatı:Bursa- 825/1422) Türkçe Mevlid-i Şerif’ine benzemekte ona nazîre olarak yazıldığı metinden tesbit edilebilmektedir. Hatta Merhabâ ile başlayan bahirler, Süleyman Çelebî Mevlid’indeki Merhabâ ile başlayan bahirlerin aynısı ve tercümesi gibidir:


Süleyman Çelebi Mevlidi 

یارادلمش جمله اولدی شادمان
غم گیدوب عالم یڭیدن بولدی جان
جمله ذرات جهان ایدوب ندا
چاغریشوبن دیدیلركم مرحبا
مرحبا أی عالی سلطان مرحبا
مرحبا أی كان عرفان مرحبا
مرحبا أی سر فرقان مرحبا
مرحبا أی درده درمان مرحبا
مرحبا أی بلبل باغ جمال  
مرحبا أی آشنای ذوالجلا
مرحبا أی ما ه وخرشید هدی
مرحبا أی حقدن اولمایان جدا
مرحبا أی عاصی امت ملجا ئی
مرحبا أی چاره سزلر أشفعی
مرحبا أی جان باقی مرحبا
مرحبا عشّاقه ساقی مرحبا
مرحبا أی قرة العین خلیل
مرحبا أی خاص محبوب جلیل
مرحبا أی رحمةً للعالمین
مرحبا سنسین شفیع المذنبین
مرحبا أی پادشا ه دو جهان
سنڭ ایچون اولدی كون ایله مكان
أی جمالی گون یوزی بدر منیر
أی قمو دوشمشلره سن دستگیر
دستگیریسین قمو افتاده نڭ
هم پناهی بنده وُ آزاده نڭ
أی گوڭللر دردینڭ درمانی سن
أی یرادلمشلرڭ سلطانی سن
سنسین اول سلطان جمله أنبیا
نورچشم أولیا وُ اصفیا 
أی رسالت تختنڭ سن خاتمی
أی نبوّت مهرینڭ خاتم
چونكه نورڭ روشن ایتدی عالمی
گُل جمالڭ گلشن ایتدی عالمی
اولدی زائل ظلمت جهل و ضلال
بولدی باغ معرفت عین كمال
یا حبیب الله بزه امداد قیل
صوڭ نفس دیدارڭ ایله شاد قیل

Yaradılmış cümle oldı şâduman
Gam gidüb âlem yeniden buldı cân
Cümle zerrât-ı cihân idüb nidâ
Çağrışuben didiler kim merhabâ
Merhabâ ey âlî Sultan merhabâ
Merhabâ ey kân-i irfân Merhabâ
Merhabâ ey Sırr-ı Furkân merhabâ
Merhabâ ey derde dermân merhabâ
Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı cemâl
Merhabâ ey âşina-yı Zü’l-Celâl
Merhabâ ey mâh u hurşîd-i hüda
Merhabâ ey Hakk’dan olmayan cüda
Merhabâ ey âsî ümmet melcei
Merhabâ ey çâresizler eşfa’ı
Merhabâ ey cân-ı Bâkî merhaba
Merhabâ uşşâka sâkî merhabâ
Merhabâ ey kurratu’l-Ayn-ı Halîl
Merhabâ ey hâs-ı mahbûb-ı Celîl
Merhabâ ey rahmeten lilâlemîn
Merhabâ sensin Şefîu’l-Müznibîn
Merhabâ ey padişah-ı dû cihân
Senin içün oldı kevn ile mekân
Ey cemâlı gün yüzi bedr-i münîr
Ey kamu düşmişlere sen destgîr
Destgîrisin kamu üftâdenün
Hem penâhı bende vü âzâdenün
Ey gönüller derdinün dermânı sen
Ey yaradılmışlarun sultânı sen
Sensin ol sultân-ı cümle enbiyâ
Nûr-ı çeşm-i evliyâ vü asfiyâ
Ey risâlet tahtının sen hâtimi
Ey nübüvvet mührinün sen hâtemi
Çünki nûrun rûşen itdi âlemi
Gü lcemâlun gülşen itdi âlemi
Oldı zâil zulmet-i cehl ü dalâl
Buldı bâğ-ı ma’rifet ‘ayn-ı kemâl
Yâ Habîballah bize imdâd kıl
Son nefes dîdârın ile şâd kıl
(Süleyman Çelebi, Mevlid, Rıza Efendi Neşri,1327:8-9; Faruk K. Timurtaş Yayını, 1990:IX, 29, 99-101)

Molla Hüseyin El-Bâtevî Mevlidi 

جمله ذرات جهان دا أڤ ندا
كرنه گازی پیكڤه گوتن مرحبا
مرحبا أی سرّ فرقان مرحبا
مرحبا أی درمان دردان مرحبا
مرحبا أی جان باقی مرحبا
مرحبا أی عشّاق ساقی مرحبا
مرحبا أی عالی سلطان مرحبا
مرحبا أی كان عرفان مرحبا
مرحبا أی شمس تابان مرحبا
مرحبا أی جان جانان مرحبا
مرحبا أی قرّة العین خلیل
مرحبا أی خاص محبوب جلیل
مرحبا أی رحمة للعالمین
مرحبا أنت شفیع المذنبین
مرحبا أی آفتاب بی زوال
مرحبا أی ماه تاب لا یزال
مرحبا أی بلبل باغ وصال
مرحبا أی آشنای ذوالجلال
مرحبا أی نور خرشید خدا
مرحبا أی توژحق نابی جدا
مرحبا مطلوب عالم هرتوی
مرحبا أولاد هاشم هر توی
مرحبا أی نورحقرا مظهری
مرحبا أی اولیارا سروری
مرحبا هاتی شڤان أمّتی
مرحبا هات بومه نورا دولتی
مرحبا أی بدرعالم یا منیر
مرحبا أی خلق كتی را دستگیر
مرحبا سلطان جمله أنبیا  
مرحبا أی نورچشم أصفیا

Cümle zerrât-ı cihân dâ ev nidâ
Kérne gâzî pékve gotin merhabâ
Merhabâ ey Sırr-ı Furkân merhabâ
Merhabâ ey dermân-ı derdan merhabâ
Merhabâ ey cân-ı Bâkî merhabâ
Merhabâ uşşâk-ı sâkî merhabâ
Merhabâ ey âlî Sultan merhabâ
Merhabâ ey kân-i irfân merhabâ
Merhabâ ey şems-i tâbân merhabâ
Merhabâ ey cân-ı cânân merhabâ
Merhabâ ey kurratu’l-Ayn-ı Halîl
Merhabâ ey hâs-ı mahbûb-ı Celî
Merhabâ ey rahmeten lilâlemîn
Merhabâ tûyi Şefîu’l-Müznibîn
Merhabâ ey âfitâb-ı bîzewâl
Merhabâ ey mâh-ı tâb-ı lâyezâl
Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı visâl
Merhabâ ey âşina-yı Zi’l-Celâl
Merhabâ ey nûr-ı hurşîd-i Huda
Merhabâ ey tû ji Hakk nâbi cüda
Merhabâ matlûb-ı âlem her tûyi
Merhabâ ewlâd-ı Hâşim her tûyi
Merhabâ ey nûr-ı Hakkra mazhari
Merhabâ ey ewliyâra serweri
Merhabâ hâti şivân-i ümmeti
Merhabâ hât bûme nûra devleti
Merhabâ ey bedr-i âlem yâ Münîr
Merhabâ halk-i ketira destgîr
Merhabâ sultân-ı cümle enbiya
Merhabâ ey nûr-ı çeşm-i asfiya
(Hüseyin El-Batevî, Mevlid, Seyyid Şefik Arvasî Neşri: 24-25; Nubihar Yayınları Neşri: 2006:106-109) 

Özellikle bahirler ve tevşihler arasında nakarat olarak tekrarlanan beyit ise mana olarak
aynıdır.
گر د ڤیتن هون ژ نار بن نجات
بعشق و شوقك هون ببیژن الصلوة
گر دیلرسز بوله سز اوددن نجات
عشق ایله درد ایله ایدڭ الصلات
Ger dévitin hûn ji nâré bin necât
Bi’aşk o şevqek hûn bibéjin Es-Selât
Ger dilersiz bulasız oddan necât
‘Işk ile derd ile eyidin Es-Salât 

Kürtçe Mevlid-i Şerîf , Kürt medreselerinde Kur’an-ı Kerim’i hatmeden çocuklara, Ahmed El-Hânî’nin Nubihâr kitabından önce okutulur, çoğunlukla ezberletilir. 

Not: Mevlid-i Şerîf müellifi Molla Hüseyin El-Bâtevî ile ilgili bilgilerini bizimle cömertçe paylaşan ahfadından Molla Salih Kaval ve İdris Kaval ile araştırmacı Hakkarili Halid Yalçına teşekkürü borç biliriz.
MÜFİD YÜKSEL 
Kaynaklar: 
Babé Zérevanî, 2002–2003. Mela Hiséné Bateyî, Nûbihar Dergisi, sayı: 87–88
Doskî, Tahsin İbrahim-Doskî, Muhsin İbrahim, 1996. Mela-yı Bâteî We Behremi-yi wî, Çaphâne-i Hawar, Dohuk-Irak
Molla Hasan El-Ertûşî, 1324. Mevlidu’n-Nebî (SAV), Ahmed Râmiz neşri, Kahire
Molla Hasan El-Ertûşî, 1327. Mevlidu’n-Nebî (SAV), Seyyid Şefik Arvâsî neşri, Ahmed Kâmil matbaası, Dersaâdet
Molla Hüseyin El-Bâtî Eş-Şâfi’î El-Hakkârî, 2006. Mevllidu’n-Nebî (SAV), Tahkik Ve Yayın: Abdülbâsıt Muhammed Abdussamed İbn Molla Muhammed Tâhir El-Amidî, Nubihar Yayınları, İstanbul
Muhammed Emin Zeki Beğ, 2006. Meşâhiru’l-Kürd Ve Kürdistan, Tercüme: Es-Seyyide Kerimete, Önsöz Ve İlave: Muhammed Ali Avnî, Dâru’z-Zaman, Şam-Suriye
Zeynelâbidîn El-Amidî, Behcetu’l-Enâm Bişarhi Mevlidi’n-Nebî (SAV) (Kürtçe Mevlid’in Arapça şerhi), Diyarbakır.
Süleyman Çelebi bin İvaz Ahmed Paşa bin Mahmud El-Brusevî, 1327. Musahhah Mevlid-i Şerîf, Tashih Ve Neşir: Rıza Efendi, Matbaa-i Ahmed Kâmil, İstanbul
Süleyman Çelebi, 1990. Mevlid, Hazırlayan: Faruk K. Timurtaş, M.E. B Yayınları, İstanbul.

0 yorum:

Yorum Gönder

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind