MEDENİYETİN VAİZLERİ FENİKELİLER/KENANLILAR


Günümüz medeniyetine alfabeyi, camı, gemiciliği bilinen ilk notalama sistemini ve daha bir çok şeyleri armağan eden ama hakkında fazla konuşulmayan bir halk.

Sur, Sayda, Malaga, Marsilya, Biblos gibi önemli şehirler ile ismi Roma ile birlikte anılan Kartaca gibi büyük imparatorluklar kuran Fenikeliler’in deniz yoluyla İngiltere’ye, Fas’a ve hatta Brezilya’ya gitmiş oldukları tarihi ve arkeolojik bulgularla kanıtlanmıştır.

Fenike sikkesi
Sadece Doğu değil Batı kültürünün de temel taşlarından sayılan Fenikeliler [Kenanlılar] Marsilya [Fransa], Cenova [İtalya], Malaga [İspanya] gibi günümüzde dahi önemini koruyan yerleşim merkezlerini kurmuşlardır. Kartaca İmparatorluğu ise o tarihlerde küçük bir köy olan Roma’nın ve Roma ağırlıklı Batı Kültürü’nün temelini oluşturmuştur.

Fenikeliler Sami kökenli Süryaniler'in atalarını oluşturan halklardan biri olmakla birlikte Aramice‘ye yakın hatta bazı kaynaklarda Aramice’nin bir lehçesini konuşmaktaydılar. Fenikelileri diğer toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri imkanlarını siyasi ve askeri harcamalardan ziyade yerleşim ve ticarete harcamış - aktarmış olmalarıdır. İşte bu sebepledir ki zamanla Fenike ülkesi ve Fenike kolonileri birer ticaret, bilim ve kültür merkezi olmuştur.

Dünyanın ilk alfabesinin yanı sıra, ilk cam üretimini gerçekleştiren yine Kenanlılar - Fenikeliler olmuştur. Fenikeliler’in en eski notalama sistemini oluşturduğu ise Ugarit’te bulunan ve MÖ 1400’e tarihlenen arkeolojik buluntularla bilimsellik kazanmıştır. Bunun yanısıra Fenikeli denizcilerin MÖ 950’li yıllarda deniz yoluyla Brezilya’ya dahi gitmişler ve yerli halklarıyla ticarette bulunmuşlardır.


Kenaniler, genelde Tevrat dolayısıyla Filistin nüfusu içindeki İsrailliler-öncesi ve onlar tarafından kısmen yerlerinden edilen ana unsur olarak bilinir. Kenan; Mezopotamya, Mısır ve Anadolu arasında bulunan bölgeye verilen isimdir.

Fenik veya Fenike adı, bu halkın kendisinin kullandığı bir ad değildir. Onlara bu adı verenler Yunanlar olmuştur. Aslen bu halkın ismi kutsal metinlerde de sıkça geçen Kenanlılar’dır. Kenanlı/Knanaye/Kinha, Sami Dilleri’nde “Tüccar” anlamındadır. Halkın esas uğraşı olan ticaret ile uyumlu bu isim kutsal metinlerde de sıklıkla geçmektedir. John Gray’ın “Ancient Peoples and Places” serisi arasında çıkan The Canaanites (1964, 38. cilt) adlı çalışmasına göre, Canaan (Kenan) adı, İskenderiye Körfezi’nden Carmel Head’e kadar ki Suriye kıyısının M.Ö 2. milenyumdaki Semitik (Sami) adı olan Kinahna’dan gelmedir.

Daha sonraları bu halka Yunanlar tarafından verilen “Fenikeliler” ismi ilk olarak Yunanlı tarihçi Homeros tarafından kullanılmıştır. Hâlbuki bu bölgede yaşayan halk yazı yazmaya başladıklarından itibaren kendilerini Kenanlılar olarak adlandırdıkları bilinmektedir. Homeros tarafından ilk olarak kullanılan Fenike isminin menşei belli değildir. Bu ismi Mısırlılar’da kullanılan “Fenkhu” teriminden aldıkları görüşü vardır. Bazı tarihçilere göre ise Yunanlılar tarafından Fenikeli olarak isimlendirilen Kenan adı, Hurrice (Hurriler de MÖ 3.binde yaşamış olan Süryaniler’in kökenini oluşturan halklardan biridir.) bir sözcük olan ve “kırmızı” anlamına gelen Kenaggi’den gelmedir. Yunanca olan Phoenician (Fenike, Fenikeli) adı da “kırmızı” demektir.

Zaman zaman bağlı oldukları büyük şehirlere göre de Surlular, Saydalılar olarak da isimlendirilmişlerdir. (Özellikle bu site-şehir devletlerin öne çıktığı dönemlerde) Fenikeliler’e, en eski Fenike kenti olduğu söylenen Beyrut’un 20 mil güneyindeki Sidon’un (Zidon; Arapça’da Saida, Sayda) adıyla Sidonlular (Saydalılar) dendiği de olmuştur. Başlangıçta yalnızca Sayda kenti sakinlerini tanımlayan bu ad, bazı dönemlerde Fenikeliler’in genel adı olarak da kullanılmıştır. Sayda’nın adı MÖ 1500’den itibaren Mısır kayıtlarında anılır. Bazı kaynaklarda ise Fenikelilere, bir diğer eski ve ünlü Fenike kentinin adıyla Tir’liler denmektedir. Tir’in diğer adı Sur’dur.

Bazı kaynaklara göre ise Fenikeliler, İsrailliler de dahil tüm komşuları tarafından Saydalılar (Sidon'lular) olarak nitelendirilmişlerdir. Bu ad, bazı dönemlerde Fenikelilerin genel adı olarak da kullanılmıştır. Sayda’nın adı MÖ 1500’den itibaren Mısır kayıtlarında anılır. Bazı kaynaklarda ise Fenikelilere, bir diğer eski ve ünlü Fenike kentinin adıyla Tirliler denmektedir. Tir’in diğer adı Sur’dur.

“The World’s History” adlı esere göre, Fenikeliler, İsrailliler de dahil tüm komşuları tarafından Sidonlular olarak adlandırılmışlardır. “Sur ve Sayda Birleşik Krallığı” (Tir ve Sidon) da “Sidon'lular Krallığı” diye bilinmiştir.

tarihçe

Fenikeliler ilk olarak tarih sahnesine MÖ 3000 yıllarında çıkmışlardır. Günümüzde Lübnan, Suriye ve İsrail’in bir bölümünü içine alan Doğu Akdeniz kıyı şeridinde beliren Fenikelileri ilk olarak Mısırlılar ve Sinearlıların kaynaklarında söz edilmektedir.

III.bin'de bölgede belirmeye başlayan Kenanlılar II.bin'de Lübnan dağları ile Akdeniz arasındaki sahil şeridinde bulunan koylara yerleşmişlerdir. Bu yerleşimler zamanla ünlü Kenanlı liman kentlerine dönüşmüştür. Bu liman şehirleri Karmel ve Ugarit -Ras şamra - şehirlerini kuzey ve güney sırlarını oluşturdukları bu kentler sırasıyla Ugarit, Arad, Simira, Botris, Biblos, Berit, Parfion, Sayda (Sidon), Serapta, Sur (Tir) ve Akko siteleridir. En ünlü olanları ise kuzeyde bulunan Sur ile güneyde kurulmuş olan Sayda’dır.

Ortadoğu’daki toprağa bağlı olan diğer Süryani toplumlarından farklı olarak yerleştikleri bölgenin coğrafi özelliklerinin de etkisi ile yaşam ve medeniyetlerini denize yönlendirmişlerdir. (Suriye kıyıları ticareti genişletmek hususunda oldukça elverişliydi) Yine bu sebeptendir ki Fenike medeniyeti (tarıma elverişli olmayan topraklardan ötürü) köy-kırsal temelli yerleşim birimleri kurmamıştır.

II.bin'de Fenikeliler’in tarihi konusunda en aydınlatıcı bilgiler Asur ve Mısır kaynaklarında bulunmaktadır. Bu site-şehirler bir devletten ziyade her birinin kendi kanun ve kuralının olduğu bağımsız devletlerin oluşturduğu bir federasyon olarak yönetilmişlerdir. Bu konuda Fenikeliler, Süryani halklardan Aramilere benzemektedir. Çünkü Aramiler de diğer Süryani halklar olan Akad, Babil ve Asur gibi tek devlet kurmamış, bağımsız krallıklar olarak yaşamıştır. Fakat bu site-devletlerinden özellikle ikisi; II.bin'de Sayda ve I.bin'de özellikle Sur-ağırlıklarını hissettirmiştir ve Fenike kültür ve tarihini belirlemiştir. Bu sebepledir ki bazen Fenikeliler Kenanlı/Fenikeli yerine Sidonlular şeklinde de isimlendirilmiştir. Bir başka önemli site-devlet olan Biblos ve Ugarit özellikle eski ve orta krallık zamanında Mısır ile ticari ilişkileri sebebiyle bu konuda ikincil planda kalmış ve ticaret yollarını güvenceye alacak olan bu siyaseti izlemiştir. Sayda ve Biblos sonunda Ege ile Mısır arasındaki ticarete hakim olmuşlardır. (MÖ 19. ve 18. yy’lar)

II.bin'de Fenike’nin en büyük site-devleti (metropolü) olan Sayda, Tamiras Irmağı’ndan Serpta’ya kadar uzanıyordu. MÖ 15-16.yy.’larda Mısırlılar Suriye ve Fenike’yi nüfuzları altına almışlardı. İşte bu dönem içinde Sidon öne çıkmış ve Mısır ile sıkı bir ticaret ağı kurmuştu. Özellikle bu ticaret ağından elde edilen mallar Aram diyarına [Suriye], Mezopotamya ve Güney Mezopotamya aracılığıyla Hindistan’a gidiyordu. Bu devirde Fenike ticareti ve kültürü (I.bin'de Batı Akdeniz’e ve Cebelitarık dışına yayılacaktır) özellikle Doğu Akdeniz’de gelişmiştir. Ege sahillerinde Kıbrıs, Rodos, Girit ve Taşoz’da koloniler kurulmuş ve buralardan çıkarılan madenler (örneğin Kıbrıs’tan bakır, Taşoz’dan altın) işlenmiştir.

Firavun I.Ahmes’le başlayarak MÖ 1570’lerden itibaren Mısır, Fenike devletlerini ele geçirmiş ve vergiye bağlamıştır. Fenike devletleri Mısır hegemonyasına karşı iki gruba ayrılmıştır. Başta Sayda, Simira ve Arad olmak üzere birçoğu Mısır hegemonyasına karşı olurken Biblos ve Sur, Mısır taraftarı bir siyaset gütmüştür. Özellikle Sayda kralları olan Zimridakr ile Beruthaalin, yine Süryanilerin kökenini oluşturan bir halk olan Amurriler’in kralları ile birlik olarak Mısır’a karşı isyan etmişlerdir.
MÖ 14.yy'da Fenike kentleri Hattilerin güçlenmesi ve Amurriler’in karşı çıkışları ile de ilişkili olarak teker teker Mısır nüfuzundan çıkmışlardır.

İkinci bin sonlarında ise Filistinliler ve onlarla akraba olan Zakaların bölgeye gelmesi ve MÖ 12.yy'da Sayda’ya saldırmaları sonucu, şehir yağma edilmiş yakıp yıkılmıştır. Sur kenti de aynı akıbete uğramıştır.

Birinci binin başından itibaren ise bu işgal ve yıkım evresinin ardından Fenike şehirleri tekrar yükselişe geçmiştir. Deniz halklarının istilası sonrası oluşan siyasi ve askeri durum Fenike Federasyonu için bir bağımsızlık çağının başlangfıcı olmuştur. Bu dönemde Mısır, Hitit ve Asur devletleri gerilerken Kenanlılar, Aramiler ve İbraniler gelişmiştir. Eski Ahid'in I.Krallar 5/1-11 ayeti bu dönemlerde Fenike Federasyonu’nun bağımsızlığı hakkında bize bilgi vermektedir. X.yy’da Filistinliler’in İbraniler tarafından bozguna uğratılmasından sonra bölgedeki kaos devri kapanmış bununla beraber artık Fenike kültürünün ve federasyonunun merkezi Sur şehri olmuştur. Bu dönemde Fenikeliler doğu Akdeniz’in yanısıra batı Akdeniz’i de ele geçirmiş; Malta, Sicilya adaları, Tunus’ta Kartaca ve Utika, Cezayir’de, İspanya da Kadeks ve Banarme, Malaga gibi birçok yerleşim kurmuşlardır. Bununla da kalmayıp Cebelitarık Boğazını geçmiş İngiltere ve Fas’a kadar ilerlemişlerdir. Bunun yanında şaşırtıcı bir gerçek de bu devirde yine aynı amaç için Fenikeliler’in Atlantik Okyanusu’nu aşarak Brezilya’ya gittikleri tarihi ve arkeolojik bulgularla ispatlanmıştır.

SUR KRALLARININ KRONOLOJİK LİSTESİ

Abibaal
Hiram I (Ahiram) (MÖ 969-935)
Baal Utsur (MÖ 935-919)
Abdaştart (MÖ 918-910)
Saltanat Gasbı (MÖ 909-888)
İtobaal I (MÖ 887-856)
Baal Utsur (MÖ 855-850)

Baal Utsur (MÖ 855-850)
Mettenos (MÖ 849-821)
Pigmalion (MÖ 820-774)
Hiram II (MÖ 750’ler)
Maitena (MÖ 701’ler)
Luli (Elulaios) (MÖ 700’ler)
İtobaal II (MÖ 676’lar)
Baal (MÖ 606’lar)

Sur’un ilk kralı Abibaal (MÖ 1020) olmakla birlikte ardılı olan Sur Fenike krallarının en şöhretlisi I.Hiram (Ahiram) MÖ 969-935 yılları arasında tahta geçmiştir. Bu dönemde Fenikeliler İbraniler ile iyi ilişkiler kurmuş ticari ve askeri ortak anlaşmalar da bulunmuşlardır. Bu diyalogun en belirgin örneği Kral Hiram’ın Kral Süleyman’a Tanrı’ya adayacağı mabedin yapımı için çok sayıda usta, sedir ve selvi keresteleri göndermesi gösterilebilir. Bu durum Eski Ahid’in I.Krallar bölümünde geçmektedir. Kenanlı (Fenikeli)-İbrani ilişkileri hakkında Kitabı Mukaddes’te (Özellikle “I.Krallar” kitabında) çok sayıda ayet bulunmaktadır. İkili ilişkiler o kadar ilerlemiştir ki İbrani kral Ahab’ın Fenike kralı İtobaal’in kızı İzabel ile evlenmesi buna çarpıcı başka bir örnek olarak verilebilir. Fenike kültürü bu dönemde İbraniler üzerinde dini yönden bile etki göstermiştir. [bkz. I.Krallar 6/30-32]
Asurnazirpal II. MÖ 9. yüzyıl. British Museum
ASUR DÖNEMİ

MÖ 10.yüzyılda Asur İmparatoru olan II.Tiglit palassar'ın, Arvadı alması ile başlayan Fenike'nin Asurca fethi II.Asurnazirpal (884-859), Salmanassar (859-824), Tiglitpilassar (745-720), Salmanassar V (727-722) döneminde de devam etti. II.Sargon (722-705) devrinde Sur dışındaki tüm Fenike, Asur etkisine girmiş olup Senharib (705-681) döneminde Fenike  tamamen Asur himayesine girdi. Senharib, krallığa İtobaal'i geçirmiştir. Asur ile Kıbrıs arasındaki geçimisizlik nedeniyle Kıbrıs'lıların Suriye ile ticareti büyük aksamaya yol açmış ve bu Fenikelilerin işine yaramış, Doğu Akdenizdeki önemli bir ticari rakibi alt etmişlerdir. Bu Fenike hegamonyasından Kayseriyeli Süryani tarihçi Eusebius da bahsetmektedir.

BABİL İMPARATORLUĞU DÖNEMİ

Asur İmparatorluğunun, 612'de Babilliler ile Medler tarafından yıkılmasından sonra Fenike bir süre Mısır işgaline uğradı. 604 yılındaki Babil'lilerin Kargamış'taki zaferi ile Fenike Babil'lilerin himayesine girdi. 
Solda Adem ve Havva, sağda ise Nebukadnezar II.
 (Saçak detayı) Notre-Dame la Grande kilisesi-Fransa
Nebukadnezar, MÖ 695 yılında Kargamış'ta Mısır'lıları yenilgiye uğratmasını takiben 573 yılına kadar tüm Fenike diyarını fethetti. II.İtobaal’in yerine getirilen Kral Baal MÖ 574-564 yılları arasında hüküm sürdü. Ardından Mer-Baal ve Hiram adında iki yönetici yönetimi devr aldı. Nebukadnezarın ölümünün kısa bir süre sonrasında kral Nabonid devrinde persler tarafından yıkıldı. Babil, 539 yılında Perslilerin işgaline uğradı. Devletin satrplara ayrılması ile Enike 5. satrapa dahil oldu.


PERS İSTİLASI

Fenikelilerin Babil imparatorluğu yıkılıp siyasi iktidarın Perslere geçmesine nasıl bir tepki verdiği bilinmiyor.

Kitab-ı Mukaddes'te [bkz.Ezra/3,7], kral Koreş zamanında, sürgünlerin tapınak için Sur ve Saydalılardan erz ağacı almalarına izin verilmiştir. Bu bize Fenike kentlerinin durumu hakkında fazla bilgi vermemekte ama Mısır'a karşı çıkılan seferde, Fenike kentlerinin filolarını emrine verdikleri Pers kralı Kambises hakkındaki bilgiler daha fazladır. Pers imparatorluğu döneminde Fenike her yıl belli bir vergi vermek gemileriyle İranlılara yardım etmek suretiyle iç işlerinde müstakil hareket ediyorlardı. Bu dönemde Fenike nispeten rahat görünmekte idiyse de satrapların ağır hegemonyasında bulunuyordu. İlk Pers egemenliği dönemlerinde nispeten Perslere sempati ile bakan Fenikeliler, yönetimin gerileme döneminde III.Erdeşir’in baskıcı yönetimi ve artan baskılar nedeniyle artık sempati duymuyorlardı.

HELLENLER

Makedonyalı İskender'in, Pers ordularını İssus'da MÖ 333 tarihinde yenmesinden sonra Fenikelilerin deniz gücü yardımını almayan ve onlara güvenmeyen dağılan Pers ordusunu kovalamak yerine Fenike donanmasının denizden yapabileceği müdahaleyi önlemek için Suriye va Mısır’ı istila etti . Fenike donanmasının uzakta olmasını fırsat bilerek Suriye kıyıları ve Fenikeyi istilaya girişti. Arvad, Sayda ve Biblos Bu durumda Fenike kralları İskender ile uzlaşma siyasetine giriştiler. Fakat Sur aynı siyaseti gütmedi. Sur, İskender'e değerli hediyeler göndererek egemenliğini kabul ettiklerini beyan etmekle birlikte Persliler döneminde de topraklarına yabancı asker sokmamış olan Surlular aynısını İskender'e de uyguladılar. İskender'in şehre girmek için ısrar etmesi ve Surluların direnmesi savaşın başlamasına neden oldu.

Oldukça korunaklı ve stratejik bir konumda bulunan Sur kentini İskender şehri kıyıdan ayıran deniz parçasını doldurmayı planlayarak şehri işgal planını uygulamaya başladı. Sur donanmasının yoğun saldırıları ve çoğrafi koşullar nedeniyle planları düşündüğünden yavaş ilerliyordu. Akdenizden dönen Sayda, Arvad ve Biblos donanma kumandanlarını kandırarak kıbrıstan getirdiği gemiler ile toplam 225 parçalık muazzam bir filo oluşturdu. Bu filonun koruması ile kenti anakara ile birleştiren dolguyu tamamladılar. Sur şehri İskendere 7 ay boyunca dayandı. Fakat sonunda surda açılan bir delik sonucunda düştü. Makedonyalılar büyük bir katliam yaparak şehri yakıp yıktılar. Sadece Melkart tapınağına sığınmış olan kral soylular ve Kartaca elçileri bağışlandılar. Kenti Makedon kültürüne göre yeniden inşa etti ve Helenleştirmeye gayret gösterdi.

Bu dönemden itibaren Fenike ağır bir helenizasyona tabi tutuldu. Fenike dili yavaş yavaş gerileyerek yerini Yunancaya bıraktı. Kentler ise bağımsızlıklarını uzun süre boyunca kaybettiler. Buna rağmen gerileme döneminde de Fenike kentleri Sur ve Sayda II.yy'da kısa sürelide olsa bağımsızlıklarını kazanmışlardır. MÖ 64 yılında Roma işgaline uğradılar. Bu dönemde sur sayda ve trablus Mö 65 yılından itibaren roma Fenike yi Suriye vilayetinin bir parçası olarak ilan etti. Aradus, Sidon, Sur gibi kentler özerkliklerini bir süre daha korumalarına rağmen Roma işgali fenikenin eski parlak günlerinin sonu oldu.

FENİKE KOLONİLERİ

Lübnan dağları tarafından birbirinden ayrılmış küçük site devletlerin oluşturduğu Fenike Birliği, hiçbir zaman siyasal bakımdan büyük ve ezici bir güç olamadı. Kentler kısa aralıklarla bağımsız yaşadılarsa da, genellikle büyük komşularına yıllık vergi ödemek zorunda kaldılar. Ticaret ile uğraşan Fenikeliler askeri güç olarak Kartaca dışında hiçbir zaman iddialı olmadılar. Siteleri çok zengin oldu ama aynı krallar tarafından yönetilen bu siteler, yeterince birleşmeyi bilemediler. Bununla birlikte MÖ I.binyıl başlangıcında Akdeniz'de ticaret ilişkilerini İspanya ve Akdeniz'e kadar genişletip, Tunus kıyısındaki Kartaca'da, Cebelitarık boğazının ötesindeki Cadiz'de, vb. koloniler kurdular. (MÖ 800) Böylece Akdeniz'i Suriye kıyılarından Cebelitarık'a kadar uzanan Eskiçağ'ın en büyük deniz ticaret alanı haline getirdiler.

Fenikeliler, fetih amacıyla değil ticaret amacıyla koloniler, yeni yerleşimler kuruyorlardı. Kurdukları yerleşimler büyük kitlesel göçü gerektirmiyordu. Fenikeliler için keşif aynı zamanda medeniyet ve ticaret anlamına geliyordu. Gittikleri ve yerleştikleri bölgelere isim veriyor ve önemli yerleşimler kuruyorlardı. Bunu bir sömürü olarak değil bir ulaşım ve medeniyet götürüsü olarak yapıyorlardı. Yerleşimleri aynı zamanda kendilerinin hammadde ihtiyacını karşılıyordu. Bakır Kıbrıstan, gümüş toros dağlarından çıkarılırdı. Gemiler ile denize açılarak uzak diyarlara gidiyorlardı. Melkart’ın sütunları (Fenike tanrısı) ismini verdikleri Cebelitarık boğazı'na giden Fenikeliler, daha sonra burayı da geçerek kalay adası denen İngiltere'ye, kehribar kıyısı dedikleri Baltık ülkelerine gittiler, Fas'a ve hatta 1930'larda kesin olarak kanıtlandığı gibi Brezilya sahillerine gittiler. Buradaki uygarlıklar ile ticaret yapan Fenikelilerin Amerikaya gelişi Kristof kolombtan 25 asır öncesine rastlamaktadır. Bu konuda Brezilya'da bulunan bir stel daha öncleri bir efsane olarak görülen bu olayı bütün gerçekliği ile gözler önüne sermiştir.

KUZEY AFRİKA

Akdeniz'in Kuzey Afrika kıyılarının büyük bölümü, Sur ve Sayda başta olmak üzere Fenikelilerin kolonizasyonu ile yerleşime açıldı. Fenikelilerin amacı istila edip yerleşmekten ziyade İspanya ile bir ara limanlar zinciri kurnak idi. Burada kurulan koloniler arasında bilinen en eski olanları Gades MÖ 1110, Utica MÖ 1101 yılında kuruldu. MÖ 814 yılında kurulan kartaca ise zamanla büyüyerek Fenikelilerin tarihteki en güçlü imparatorluğu oldu. Adı Fenikece-Süryanice Kart Hadast (yeni şehir) anlamına gelen Kartaca’nın Fenike prensesi Eliza ve beraberindeki 50 Fenikeli savaşçı tarafından kurulduğu anlatılmaktadır. Zaman ile Sicilya ve Sardunya’yı da içine alarak genişleyen Kartaca coğrafi özelliklerinde uygun olması nedeniyle zengin ve en güçlü koloni oldu.

Afrika'daki diğer koloniler, Leptis Manga Hippo, Suse, Oea (Trablusgarp-Libya), Konstantin (Cezayir), Sabratha, Sidi Abdselam, Tamuda MÖ 9.yy'da kral İtobaal tarafından kurulduğu belirtilen Auza vb. leridir. Bu arada Fenikeliler Mısır ülkesinde de koloniler kurmuşlardır. Fakat bunlar yerel güce boyun eğen birer ticaret limanı olarak işlev görmüşlerdir.

İSPANYA VE FRANSA

Abdera (Adra), Gadez (Cadiz) Malaca (Malaga) kartacalıların kurduğu önemli koloniler arasında idi. Cenova ve Marsilya da Fenikeliler tarafından kurulmuş olan ve günümüzde de halen önemini koruyan önemli yerleşim bölgeleri idi. Carthago nova (Yeni Kartaca), Roma ile yapılan Pön savaşları sırasında İspanya’da kurulmuştu.

ANADOLU

Fenikeliler sadece İspanya, Kuzey Afrika, Fransa ve İtalya ile sınırlı kalmamış. Batı akdenizin yanı sıra doğu Akdeniz de kıbrısta ve anadoluda yayıldığı bilinmekte. Kilikyadaki Samal (zincirli höyük), Toros dağlarındaki Karatepe, Fenikelilerin Anadolu'daki önemli merkezleri haline geldi. Buradan kuzeye doğru genişlediği hatta karadenize bile gittikleri bilinmekte. Marmara denizini geçerek karadenize gelen Fenikeliler Kızılırmak çevresine gelerek günümüzde yine ismi Fenikece-Süryanice'den gelen Bafra'nın çevresine yerleşmişleridir.

KARTACA

Roma İmparatorluğu ile aynı dönemde hüküm sürmüş Romalıların İtalya'yı ele geçirmesinden çok önce, Kuzey Afrika Kıyıları’nı, Sicilya’yı, Sardenya’yı, İspanya’yı ve Adriyatik Bölgesi’nin batı kısımlarını kontrolünde tutmuş, ünlü komutanı Hanibal yönetiminde, dönemin Roma İmparatorluğu ile büyük mücadelelere girişmiş olan bir imparatorluktur. Bu sebeple Kartaca'lılar tarih boyunca Romalılar ile birlikte anılmışlardır. Bazı çevrelerce barbarlık ve zalimlikle suçlanmış da olsa Kartaca, aslen Fenikelilerin bugünkü Tunus sınırları içerisinde kurmuş olduğu en büyük ve de en güçlü kolonidir. Kartaca [Carthag/Kart Hadast–Yeni Kent], coğrafi konumu, medeni toplum yapısı ve üstün girişimcilik ruhuyla belirgin bir güç haline dönüşmüş ve çağdaşlarından sıyrılarak öne çıkmıştır.

Romalılar, İtalya'yı ele geçirdikten sonra topraklarını daha da genişletmek için MÖ 264 ile MÖ 146 yılları arasında Kartaca'lılar ile bir çok savaş yapmışlardır... “Pön savaşları” da denen bu savaşların ilkinde Romalılar Kartacalılar’dan gemi yapma sanatını ve onları denizde nasıl yenebileceklerini öğrenmişlerdir. İkinci Pön savaşında ise Kartaca Generali Hannibal, ordusu ile Alp Dağlarını aşarak bütün İtalya'yı ele geçirmiştir. Romalılar, hiç vazgeçmeden büyük bir hırsla savaş üzerine savaş yaparak İtalya'yı almış, daha sonra Afrika'ya geçerek Hannibal'ın ordusunu MÖ 202'de Kartaca yakınlarındaki Zama'da yenilgiye uğratmışlardır. MÖ 149 ile MÖ 146 yılları arasındaki 3.Pön (Punic) savaşlarının sonucunda Roma, daha önce Kartaca'lıların elinde bulunan Afrika ve İspanya'yı işgal etmiş ve Kartaca’yı yakıp yıkmışlardır.

KIBRIS

Kıbrıs'ta muhtemelen II.bin yılından itibaren Fenike yerleşimleri görülmektedir. Kition, Golgoi, Dalion, Tamassos Marion ve Lapheros, Kıbrıs'taki önemli Fenike kültür ve ticaret merkezleri idi. Ege adalarına özellikle de Rodos’a yerleşmiş oldukları ve diğer Yunan adalarından başlıca Thasos, Kytera, Melos ve Thera’ya yerleşmiş oldukları ve şehirler kurdukları bilinmektedir.

SİCİLYA

Fenikeliler II.binyıl sonundan itibaren Sicilya’da görülmüşlerdir. Sicilya’da Fenikeliler tarafından Motya, rönesansta önemli tıp okulunun bulunduğu Palermo ve Salunto kentleri kurulmuştur.

SARDİNYA

Sardinya’da ise Nora yazıtı, MÖ 9.yy'da Fenikelilerin burada bulunduklarının kanıtıdır. Nora dışında Sardinya’da bulunan diğer antik Fenike kentleri; Cagliari, Sulcis, Carloforte, Tharros ve Bythia, Monte Sirai’dir.

AMERİKA

1453’te Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilen Amerika’ya Fenikeliler ondan 20 asır önce gitmiş ve orada ticaret yapmışlardır. 1886 yılında Brezilya’nın Parahiba bölgesinde bulunan dikilitaş buna yeterli bir kanıt oluşturmaktadır. 1939 yılında Da Silva Ramos tarafından Fransızca yayınlanan çevirisi Sayda’lı Kenanlıların buraya Kral Hiram döneminde geldiklerini ve burada ticaret yaptıklarını göstermektedir.
SAİT ŞİRAZİ
KAYNAKÇA:
Kitabı Mukaddes
Yakınşark III Suriye ve Filistin, Ord. Prof. Dr. Şemsettin Günaltay TTK Yayınları - Ankara 1987
Bar Hebraius (Abulfaraç) Tarihi TTK Yayınları - Ankara 1999
Civilisation De L’Orient Ancien Jean Deshayes - Paris 1969
Fenikeliler, Sabatino Moscati DOST Yayınları - İstanbul 2004
Türk Süryaniler Tarihi, Hori Episkopos Aziz Günel - Diyarbakır 1970
Tarihte Süryaniler, Gabriel Aydın İstanbul 1974
Süryaniler, Emanuel Aydın NUHRO Yayınları - 1982
Heredot Tarihi, Heredotos İş Bankası Yayınları - İstanbul 2002
Bilim ve Teknik, Sayı: 399 Şubat 2001 Tübitak Yayınları
National Geographic, Sayı: Ekim 2004
Ancient Peoples And Places, John Gray Cilt 38 “The Canaanites” 1964
www.phoenicia.org

0 yorum:

Yorum Gönder

HAŞİYE

Hovardalık günlerimin sonunda daha fazla hayaller içerisine gömülür, pişmanlık, gözyaşları, lanetler ve sevinçlerle dolardı yüreğim. Bazı zamanlar, bu sarhoşluk ve her yanımı kuşatan mutluluk, bana kendimle alay etmeyi unuttururdu. Neredeyse damarlarımda dolaşırdı umut, inanç ve sevgi. O zamanlar dışarıdan gelecek bir mucizeyle önümdeki her şeyin ferahlayacağına, iyi, güzel ve kusursuz bir çalışma ufkunun beni beklediğine inanırdım. Yeraltından Notlar -Dostoyevski

CIRCA LUMINA

It seems to me that we must make a distinction between what is "objective" and what is "measurable" in discussing the question of physical reality, according to quantum mechanics.The state-vector of a system is, indeed, not measurable, in the sense that one cannot ascertain, by experiments performed on the system, precisely (up to proportionality) what the state is; but the state-vector does seem to be (again up to proportionality) a completely objective property of the system, being completely characterized by the results it must give to experiments that one might perform.

Roger Penrose- The Emperor's New Mind